Balkanlar'ın huzuru için kritik bir adım daha atıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Bosna-Hersek'te konuşlu bulunan uluslararası barış gücü EUFOR Althea'nın görev süresini uzattı. Bu karar, bölgedeki istikrarın devamı açısından hayati önem taşıyor.
Oylama sonuçlarına göre -ki bu hiç de sürpriz değil- 15 üyeli konseyde tam 13 ülke 'evet' oyu kullanırken, Rusya ve Çin çekimser kalmayı tercih etti. Sanki dünya siyasetinin minyatür bir yansıması gibiydi bu oylama.
Barışın Bekçileri Yerinde Kalıyor
EUFOR Althea, 2004'ten bu yana Bosna-Hersek'te görev yapıyor. Aslına bakarsanız, Dayton Barış Anlaşması'nın uygulanmasını gözetmek gibi oldukça hassas bir misyonu var. Tam 600 askerden oluşan bu güç, adeta bölgedeki barışın sigortası gibi.
Peki neden hâlâ oradalar? Cevap basit: Bosna-Hersek'in kendi güvenlik güçleri henüz tam anlamıyla bağımsız hareket edecek kapasiteye ulaşamadı. Bu da uluslararası desteği zorunlu kılıyor.
Rusya'nın Tutumu Düşündürücü
Moskova yönetimi, EUFOR'un varlığını 'gereksiz' bulduğunu defalarca dile getirdi. Onlara göre Bosna-Hersek artık kendi ayakları üzerinde durmalı. Ancak gerçekler bu kadar basit değil maalesef.
Batılı diplomatlar ise tam tersini düşünüyor. Bölgedeki etnik gerilimlerin -özellikle Sırp Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik'in ayrılıkçı söylemlerinin- ciddi bir tehdit oluşturduğuna işaret ediyorlar. Yani işin özü şu: Barış kırılgan, EUFOR ise bu kırılganlığa karşı en önemli güvence.
Kararın arka planında yatanlar ise oldukça karmaşık. Bosna-Hersek'in AB üyeliği yolunda ilerlemesi, bölgesel istikrar arayışları ve Rusya-Batı geriliminin Balkanlar'a yansıması... Tüm bu faktörler, EUFOR'un varlığını stratejik kılıyor.
Gelecek Ne Gösteriyor?
Uzatma kararı aslında uluslararası toplumun Bosna-Hersek'e verdiği desteğin devamı niteliğinde. Ancak şu da bir gerçek ki, kalıcı barış için yerel siyasi iradenin güçlenmesi şart.
Bosna-Hersek halkı -Boşnak, Sırp ve Hırvatlar- artık daha istikrarlı bir gelecek istiyor. EUFOR'un varlığı bu isteğin garantörü belki de. Ama asıl mesele, bu halkların kendi aralarında kuracakları diyaloğun gücünde yatıyor.
Son tahlilde, BM'nin bu kararı Balkanlar'ın hassas dengeleri göz önüne alındığında oldukça isabetli. Barışın bekçileri biraz daha görev başında kalacak gibi görünüyor. Ve bu, herkes için iyi bir haber.