Dünya yine gözünü Ortadoğu'ya çevirmişken, Birleşmiş Milletler'den gelen son açıklama herkesi harekete geçmeye zorluyor adeta. Durum vahim. Evet, kelimelerle anlatması zor ama gerçekler yüzümüze vuruyor: Gazze'de insanlık dramı her geçen gün derinleşiyor.
BM yetkilileri, artık seyirci kalınacak bir noktanın çok geride kaldığını ifade ediyor. Öyle laflar ediyorlar ki, duyan bir an önce bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyor. "Acilen bir barış gücü oluşturulmalı ve bölgeye gönderilmeli" çağrısı, New York'taki o devasa binadan yankılanıyor.
Peki Neden Şimdi?
Son dönemde tırmanan gerilim, zaten kötü olan durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Sıradan insanlar—anneniz, babanız, komşunuz—temel ihtiyaçlara bile ulaşamaz oldu. BM'nin bu çağrısı, işte tam da bu noktada devreye giriyor. Uluslararası toplumun bir an evvel harekete geçmesi şart.
Barış gücünün görevi sadece silahları susturmak değil aslında. Daha da önemlisi, humaniter yardımın önündeki engelleri kaldırmak, insanların can güvenliğini sağlamak ve nihayetinde kalıcı bir çözüm için zemin hazırlamak. Zor görev, değil mi? Ama mesele insan hayatı olunca alternatif de ne yazık ki yok.
Dünya Ne Diyor?
Tabii bu çağrıya uluslararası camianın vereceği yanıt merak konusu. Kimi ülkeler hemen destek verirken, kimi ülkeler—her zamanki gibi—daha temkinli yaklaşıyor. Diplomasi koridorlarında fısıltılar dolaşıyor: "Peki ya sonrası?"
Bölgeye barış gücü göndermek tek başına yeterli olmayacak, biliyoruz. Ancak bu, en azından yangını söndürmek için atılmış ilk ve en kritik adım. Belki de asıl mesele, kalıcı barışın nasıl sağlanacağı. BM'nin bu hamlesi, işte o uzun ve dolambaçlı yolun sadece başlangıcı.
Sonuç olarak, dünya liderlerinin masasına bir kez daha önemli bir dosya düştü. İnsanlık, onların vereceği kararı bekliyor. Umarım bu sefer doğru olanı yaparlar.
