
İngiltere'nin diplomatik dilindeki keskin dönüş, uluslararası arenada adeta bomba etkisi yarattı. Dışişleri Bakanı David Cameron'ın İsrail'e yönelttiği o sert çıkış, Ortadoğu'daki gerilimi bir anda tavan noktasına taşıdı.
Gazze'ye insani yardım girişlerinin önündeki engeller artık dayanılmaz boyutlara ulaştı. Cameron'ın tabiriyle tam bir 'insan eliyle yaratılmış felaket' yaşanıyor. Bakanın bu kadar net ve yüklü ifadeler kullanması, diplomasi dünyasında pek alışıldık bir durum değil doğrusu.
Kritik Uyarı: 'Sonuçları Ağır Olur'
Cameron'ın İsrail Büyükelçisi Tzipi Hotovely ile yaptığı görüşmedeki tonu gerçekten çarpıcıydı. Şu cümleler diplomasi literatürüne geçecek türden: "İsrail'in Gazze'ye yardım girişlerine izin vermemesi kabul edilemez. Bu durum derhal düzeltilmeli yoksa sonuçları çok ağır olacak."
Peki ya rakamlar? İşte durumun vahametini gösteren o çarpıcı veriler:
- Gazze'ye günlük 500 kamyon yardım gerekirken sadece 100-150 kamyon giriş yapabiliyor
- Nüfusun %85'i yerinden edilmiş durumda
- Temiz suya erişim neredeyse yok denecek seviyede
- Tıbbi malzeme sıkıntısı had safhada
İnsani Kriz Derinleşiyor
BM yetkililerinin son raporlarına göre Gazze'deki durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. Açlık sınırında yaşayan insan sayısı inanılmaz boyutlara ulaştı. Çocuk ölümleriyle ilgili gelen haberler ise yürek burkuyor.
Cameron'ın şu sözleri durumun ciddiyetini özetler nitelikte: "İsrail'in güvenlik endişelerini anlıyoruz ancak bu, insani yardımları engellemek için geçerli bir sebep değil. İnsanlar açlıktan ölüyor!".
Uluslararası Tepkiler Büyüyor
İngiltere'nin bu çıkışı, diğer Batılı ülkelerden de benzer tepkiler gelmesine yol açtı. Fransa ve Almanya'dan da İsrail'e yönelik uyarılar yükseliyor. Uluslararası toplumun baskısı giderek artıyor.
Ancak İsrail tarafının tutumu henüz değişmiş değil. Hamas'ın insani yardımları "silahlandıracağı" iddiası hala ön planda. Bu gerginlik ne yazık ki masum sivillerin hayatına mal olmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, diplomatik nehirler oldukça hareketli akmaya devam ediyor. Cameron'ın bu kadar sert bir dil kullanması, İngiltere'nin Ortadoğu politikasında önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak asıl mesele, bu sözlerin eyleme dönüşüp dönüşmeyeceği...