
Meclis'in o görkemli salonu bugün alışılmadık bir ağırlığa bürünmüştü. Sanki havada, söylenmemiş sözlerin ağırlığı vardı. Milletvekillerinin yüzlerindeki ifade ise nadiren görülen ciddiyetteydi.
Numan Kurtulmuş kürsüye çıktığında, salondaki sessizlik anında keskinleşti. Konuşmasının her kelimesi, adeta çekiçle vurulur gibi, duvarlarda yankılanıyordu. "Uluslararası toplum bu vahşete seyirci kalamaz," dedi ve ekledi, "İsrail, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nı açıkça ihlal ediyor."
BM'ye Tarihi Çağrı
Öyle bir öneri geldi ki, belki de uluslararası diplomasi sahnesinde uzun süredir duyulmamıştı. Kurtulmuş, İsrail'in BM üyeliğinin derhal askıya alınması gerektiğini söyledi. Bu, sadece sembolik bir hamle değil, aynı zamanda somut sonuçları olabilecek oldukça güçlü bir yaptırım talebiydi. Düşünsenize, böyle bir şey olursa diplomasi dünyası altüst olur.
Konuşma sadece bu çağrıyla sınırlı kalmadı. Meclis Başkanvekili, İsrail'in son dönemdeki eylemlerini "devlet terörü" olarak nitelendirmekten çekinmedi. Bu kelimeler, resmi bir makamdan çıktığı için ayrı bir anlam ve ağırlık taşıyordu. Gazze'de yaşananları insanlık suçu olarak tanımladı ve uluslararası hukukun artık harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ortak Akıl ve Sessiz Çoğunluk
Aslında ilginç olan şu; salondaki herkes – hangi partiden olurlarsa olsunlar – bu acil durum karşısında nadir görülen bir birlik ruhu sergiledi. Kimse itiraz etmedi, kimse mırıldanmadı. Ortak bir acının ve öfkenin sessiz dili, tüm farklılıkların üzerinde birleştirici bir güç oldu. Bu, Türkiye siyasetinde her gün görülmeyen bir tablo.
Peki ya sonra? Böyle bir çağrı, dünya sahnesinde gerçekten yankı bulur mu? Yoksa diplomasinin soğuk sularında kaynayıp gider mi? Bu soruların cevabını zaman gösterecek. Ancak şu bir gerçek: Türkiye, bu meselenin takipçisi olacağını tüm dünyaya bir kez daha ilan etti. İnsan hakları ve uluslararası hukuk söz konusu olduğunda, sesini yükseltmekten asla çekinmeyeceğini gösterdi.
Bu oturum, sadece bir meclis toplantısından çok daha fazlasıydı. Adeta, vicdanı olan her insanın içinde biriken öfkenin resmi bir makamdan dışavurumuydu. Dünya bu sesi duymalı.