DSÖ'den Korkutan Uyarı: 31 Ülkede Kolera Salgını Hızla Yayılıyor!
DSÖ: 31 Ülkede Kolera Salgını Yayılıyor

Dünya, son yılların en ciddi halk sağlığı krizlerinden biriyle karşı karşıya. Dünya Sağlık Örgütü'nün son verileri, adeta bir kabus gibi yayılan kolera salgınının 31 ülkede aktif olarak devam ettiğini gözler önüne seriyor.

Aslında durum hiç de iç açıcı değil. DSÖ'nün küresel kolera mücadelesi ekibi lideri Philippe Barboza, bu konuda oldukça endişeli. "Önümüzdeki aylarda daha fazla ülkenin etkilenmesini bekliyoruz" diyor ve ekliyor: "Durum vahim. Gerçekten vahim."

Sayılar Ürkütücü Boyutlarda

Geçtiğimiz yılın verilerine göre, 30 ülkede kolera vakaları görülmüştü. Bu yıl? Zaten 31 ülke rapor edildi ve yıl henüz bitmiş değil. Özellikle Afrika'daki durum kalp çarpıntısı yaratacak cinsten: Malawi, Mozambik, Somali, Kenya, Etiyopya ve Zambiya... Hepsi salgının en ağır vurduğu ülkeler arasında.

Malawi'deki durum ise tam bir insanlık dramı. Ülke, son 20 yılın en kötü kolera salgınını yaşıyor. Mozambik'te ise vaka sayıları son bir ayda neredeyse iki katına çıktı! Somali'deki sel felaketleri ise durumu daha da kötüleştiriyor.

Aşı Kıtlığı: En Büyük Engel

İşin en can sıkıcı kısmı? Aşı teminindeki inanılmaz sıkıntılar. Uluslararası Aşı İttifakı'na göre, ihtiyaç duyulan aşı dozu sayısı ile mevcut stoklar arasında dağlar kadar fark var.

Şöyle söyleyeyim: Geçen yıl 36 milyon doz aşı üretilmişti. Bu yıl ise sadece 24 milyon doz üretilebilecek. Peki talep ne kadar? Neredeyse iki katı! DSÖ yetkilileri bu açığı kapatmak için çırpınıyor ama işler hiç kolay değil.

Neden Bu Kadar Yayılıyor?

İklim değişikliği, sel felaketleri, kuraklık, çatışmalar... Tüm bu faktörler salgının yayılması için mükemmel bir ortam yaratıyor. Temiz suya erişimin kısıtlı olması, hijyen koşullarının yetersizliği - tüm bunlar kolera bakterisinin yayılmasına adeta davetiye çıkarıyor.

Ve işin acı tarafı: Bu hastalık aslında önlenebilir. Temiz su, sanitasyon, hijyen... Bunlar sağlanabilseydi, belki de bu kadar çok can kaybı yaşanmayacaktı.

Peki Ya Çözüm?

DSÖ, etkilenen ülkelerle yakın işbirliği içinde çalışıyor. Acil müdahale ekipleri, temiz su kaynaklarının sağlanması, hijyen eğitimleri... Tüm bu çabalar devam ediyor. Ancak uluslararası toplumun daha fazla desteği şart.

Barboza'nın dediği gibi: "Bu sadece bir sağlık krizi değil, aynı zamanda bir insanlık krizi." Ve maalesef, bu krizin sonunu görmek için daha çok uzun bir yol var gibi görünüyor.