Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı son rakamlar gerçekten içler acısı. Afrika kıtası, adeta bir kolera kabusuyla boğuşuyor ve durum hiç de iç açıcı değil. Yıl başından bu yana -inanması güç ama- 4.200'den fazla insan bu illet hastalık yüzünden hayatını kaybetmiş.
Öyle bir iki ülkeden bahsetmiyoruz ha! Tam 17 farklı Afrika ülkesi bu salgının pençesinde kıvranıyor. Doğu ve Güney Afrika bölgeleri özellikle çok kötü durumda. Sanki hiç ders alınmamış gibi, aynı hatalar tekrarlanıyor.
Sayılarla Dehşet Tablosu
DSÖ Afrika Direktörü Dr. Matshidiso Moeti'nin açıklamaları durumun vahametini gözler önüne seriyor. 2023'ün ilk dokuz ayında kıta genelinde 138.000'in üzerinde kolera vakası rapor edilmiş. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse iki katı bir artış demek!
- Vaka sayıları adeta patlamış
- Ölüm oranları %3'ü aşmış durumda
- En çok etkilenen ülkelerin başında Demokratik Kongo, Etiyopya ve Mozambik geliyor
Aslında en trajik olanı, koleranın önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olması. Yani bu ölümlerin çoğu aslında gereksiz, önlenebilir kayıplar.
Peki Neden Hala Bu Durumdayız?
İklim değişikliği derken, aşırı hava olayları, seller... Hepsi salgının yayılması için mükemmel bir zemin hazırlıyor. Temiz suya erişim sorunu, yetersiz sanitasyon koşulları - bunlar hep bildiğimiz ama bir türlü çözemediğimiz meseleler.
Moeti'nin dediği gibi, "İnsanların temiz su ve sanitasyon hizmetlerine erişimini sağlamak, bu salgınları durdurmanın tek yolu." Çok basit görünüyor değil mi? Ama işte, bir türlü başaramıyoruz.
Afrika ülkeleri ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama -biraz geç kalınmış olsa da- uluslararası toplumun da desteği şart. Aşı kampanyaları, temiz su projeleri, hijyen eğitimleri... Bunların hepsi acilen hayata geçirilmeli.
Bu sadece Afrika'nın değil, hepimizin sorunu aslında. Unutmayalım ki, küresel bir köyde yaşıyoruz ve bir yerlerdeki salgın hepimizi etkileyebilir.