Havaların bir ısınıp bir soğuması derken, pek çoğumuz bahar yorgunluğunu konuşuyoruz ama asıl mesele bambaşka bir yerde. Sanki sessiz sedasız, yeniden eski günlere dönüş sinyalleri gelmeye başladı. Evet, yanlış duymadınız; koronavirüs vakalarında dikkat çekici bir artış var.
Uzmanlar, bu artışın arkasında ne olduğunu iki temel nedene bağlıyor. Birincisi, hiç şüphesiz, dünyayı kasıp kavuran o yeni varyantlar. İkincisi ise—biraz içimizi burksa da—rehavet. Maskeler gevşedi, mesafeler kısaldı, bir an önce normale dönme telaşı hepimizi sardı. Fakat virüs, bizim bu telaşımızdan hiç mi hiç haberdar değil maalesef.
Peki, Rakamlar Ne Diyor?
Resmi açıklamalara ve sahadan gelen bilgilere bakılırsa, son birkaç haftadır pozitif vaka sayılarında inatçı bir yükseliş gözlemleniyor. Bu, sadece bir 'küçük sıçrama' değil; dikkatle izlenmesi gereken sürekli bir trend. Öyle ki, bazı bölgelerde hastaneye yatış oranlarında da—henüz felaket tellallığı yapacak seviyede olmasa da—hafiften bir tıkışıklık hissediliyor.
Aşı Kartı Değişikliği: Kafa Karıştıran O Detay
Bir diğer gündem maddesi ise aşı kartları. Bildiğiniz gibi, iki doz aşısını olan vatandaşlarımız bir nevi 'güvenli bölge' ilan edilmişti. Ancak, yeni gelen bilgilere göre bu durum değişiyor. Üçüncü doz—yani hatırlatma dozu—artık bir lüks olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline geliyor. İki doz aşısını olanların HES kodları üzerindeki renkli güvenceleri, belirli bir süre sonra eğer üçüncü doz yapılmazsa griye dönebilir. Kafanız karıştı değil mi? Aslında basit: Vücudunuzun savunmasını taze tutmanız gerekiyor.
Uzmanların Uyarısı Net: 'Tedbiri Elden Bırakmayın'
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz enfeksiyon hastalıkları uzmanları, adeta ağız birliği etmişçesine aynı şeyi söylüyor: "Panik yok, ama rehavet de yok." Özellikle kapalı ve kalabalık alanlarda maskenin doğru kullanımının altını çiziyorlar. Ayrıca, 'Ben aşı oldum, bana bir şey olmaz' mantığının bu yeni varyantlar karşısında çok da geçerli olmadığını ekliyorlar. Aşı, hastalığı ağır geçirmemizi engelliyor, ama tamamen durdurmuyor ne yazık ki.
Velhasıl, durum ciddi. Günlük hayatın koşuşturmasına kendimizi öyle kaptırmışız ki, arka planda büyüyen bu tehdidi görmezden gelmek çok kolay. Ama unutmayalım, bu pandemi bize kolektif bir mücadele içinde olduğumuzu öğretmedi mi? Her birimizin attığı küçük bir adım—o maskeyi takmak, o mesafeyi korumak, o aşıyı olmak—hepimiz için büyük bir fark yaratıyor. Bakalım, bu üçüncü dalga dedikodularını, hep birlikte ne kadar ciddiye alacağız.
