Tam da küresel ekonomide dengelerin yeniden şekillendiği bu dönemde, Türkiye oldukça kritik bir hamleye imza atıyor. Hem de iki önemli Afrika ülkesiyle! Cezayir ve Angola... İsimleri bile uzun vadeli bir ekonomik iş birliğinin habercisi gibi, değil mi?
Ankara'da masaların üzerindeki dosyalar, bu ülkelerle finansal ve yatırım iş birliklerini derinleştirecek anlaşmalarla dolu. Resmi söylemlerde 'stratejik ortaklık' vurgusu öne çıkıyor – ki zaten öyle de. Ama işin özü, bu adımın her iki tarafa da ciddi kazanımlar sunacağı yönünde.
Peki Neler Konuşuluyor?
Görüşmelerde öne çıkan başlıklar arasında yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasına dair anlaşmalar var. Yani Türk şirketleri artık Cezayir ve Angola'da daha güvende hissedecek. Ayrıca çifte vergilendirmeyi önleme konusu da masada. Bu da demek oluyor ki, ticari faaliyetler önündeki engeller bir bir kalkacak.
Doğrusu, bu tür anlaşmalar sadece kâğıt üzerinde kalmıyor. Gerçek anlamda ticari ilişkileri canlandırıyor. İhracatımızı artırma, yeni pazarlara erişim sağlama ve elbette yabancı yatırımcıyı ülkeye çekme noktasında büyük önem taşıyor.
Neden Önemli?
Ekonomi diplomasisi denilen şey tam da bu aslında. Sadece bugünü değil, yarını da düşünmek... Türkiye son yıllarda Afrika ülkeleriyle ilişkilerini sistematik bir şekilde güçlendiriyor. Cezayir ve Angola ise kıtanın en dinamik ekonomilerinden. Petrol, doğalgaz, tarım, inşaat – iş birliği alanları sınırsız sayılır.
Bir de şu var: Dünya ekonomisindeki belirsizlikler ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar, ülkeleri yeni ortaklıklara itiyor. Türkiye de bu rüzgârı arkasına almakta kararlı görünüyor.
Kısacası, Ankara'nın bu hamlesi sadece bir 'anlaşma' olmanın ötesinde. Adeta geleceğe yatırım. Hem de çok yönlü, çok katmanlı bir yatırım.
