
Erzincan'ın küçük bir köyünde başlayan hayat, New York'un gökdelenlerinde devam etti. Hamdi Ulukaya'nın hikayesi, 'imkansız' denileni başarmanın canlı kanıtı adeta.
Küçük yaşta koyun gütmekle başlayan yolculuk, bir göçmen olarak ABD'ye ayak bastığında bambaşka bir hal aldı. Peynir üretiminden anladığını söylemek mümkün değildi belki ama içindeki 'bir şeyler yapma' arzusu her şeyi değiştirecekti.
Kaderin cilvesi: Eskimiş bir fabrika
2005 yılında, neredeyse hurdaya çıkmış bir yoğurt fabrikasını satın aldığında kimse bu kadarını tahmin edemezdi. 'Bu adam deli mi?' diyenler oldu elbet. Ama o, Anadolu'nun o bildik inatçılığıyla işe koyuldu.
İlk üretim günlerini şöyle anlatıyor: 'Sabah 4'te kalkıp, gece yarılarına kadar çalışıyorduk. Bazen elektrikler kesiliyor, bazen makineler bozuluyordu. Ama pes etmedik.'
Chobani'nin doğuşu ve 'Amerikan rüyası'nı ters yüz ediş
O küçük fabrikada ürettikleri yoğurt, ABD pazarında adeta bomba etkisi yarattı. Neden mi? Çünkü Hamdi Bey, Amerikalıların 'yoğurt' diye yedikleri şekerli karışımları reddetmiş, Anadolu'nun gerçek yoğurdunu sunmuştu.
- İlk 5 yılda 1 milyar dolarlık satış
- ABD'nin en büyük yoğurt üreticisi
- 500'den fazla göçmeni işe alarak sosyal sorumluluk örneği
Peki nasıl başardı? Belki de cevap şurada: 'Ben sadece annemin yaptığı gibi yoğurt yapmak istedim.' İşte bu samimiyet, milyonların kalbini fethetti.
Servetini paylaşan adam
Forbes listelerine giren bu başarılı iş adamı, servetinin %10'unu göçmenlere yardım için bağışladı. 'Bana bu ülke bir şans verdi, ben de başkalarına şans vermeliyim' diyerek...
Bugün, Chobani sadece bir yoğurt markası değil - bir kültür fenomeni. Ve arkasındaki isim, Erzincan'ın gururu Hamdi Ulukaya, dünyaya Anadolu'nun neler yapabileceğini gösterdi.