
Kim derdi ki günlük hayatımızın vazgeçilmezi olan patates, aslında böylesine ilginç bir geçmişe sahip? Şimdi size anlatacaklarım, belki de bu mütevazı sebzeye bir daha asla aynı gözle bakamayacağınız türden.
And Dağları'nın Sıra Dışı Armağanı
8000 yıl önce -evet yanlış duymadınız- tam 8 bin yıl evvel, Güney Amerika'nın sert iklimli And Dağları'nda başlıyor her şey. Yerel halk, toprağın altında yetişen bu garip yumruları keşfettiğinde, tarihin seyrini değiştireceklerini bilmiyorlardı elbet.
İspanyol kaşifler 16. yüzyılda bu "altın yumruları" Avrupa'ya getirdiğinde ise işler biraz karıştı. İlk başta zehirli olduğu düşünülen patates, neredeyse 200 yıl boyunca sadece hayvan yemi olarak kullanıldı. Ne ironiktir ki, şimdilerde dünyanın dört bir yanında en çok tüketilen sebzelerin başında geliyor.
Kıtlığın Kahramanı, Kralların Gözdesi
18. yüzyıla geldiğimizde patates artık Avrupa'da kıtlık dönemlerinin kurtarıcısı olarak ünlenmişti. Öyle ki, Prusya Kralı II. Frederick halkını patates ekmeye zorlamak için enteresan bir yöntem bile geliştirmişti: Tarlalara askerlerini nöbetçi dikiyor, böylece "değerli" olduğu izlenimi yaratıyordu. Zekice, değil mi?
Bugün dünyada yılda 300 milyon tonun üzerinde patates üretiliyor. Çin, Hindistan ve Rusya listenin başını çekerken, Türkiye de önemli üreticiler arasında yer alıyor. Peki ya besin değeri? Bir küçük patates günlük C vitamini ihtiyacınızın neredeyse yarısını karşılıyor. Üstelik kabuğuyla tüketildiğinde lif oranı ikiye katlanıyor.
Modern Mutfağın Vazgeçilmezi
Patatesin bu kadar sevilmesinin ardında yatan sır ne dersiniz? Belki de her iklime uyum sağlayabilmesi, belki de sayısız şekilde pişirilebilmesi... Haşlanmışından püresine, kızartmasından gözlemesine -neredey- her kültürde farklı bir yeri var bu mütevazı sebzenin.
Bir dahaki sefere patates yerken, onun And Dağları'ndan sofralarımıza uzanan binlerce yıllık yolculuğunu bir düşünün. Kim bilir, belki de tadına bir başka güzel gelecektir!