
Edirne'nin can damarı Tunca Nehri, adeta son nefesini veriyor. Su seviyesindeki dramatik düşüş, özellikle çeltik üreticilerini derin bir endişeye sürüklüyor. Sanki birileri musluğu kapatmış da haberimiz yok!
Bölge çiftçilerinin yüzündeki ifade, her şeyi anlatıyor aslında. "30 yıldır bu işi yapıyorum, böylesini görmedim" diyen Hasan Amca'nın ellerindeki çatlaklar, toprağın çatlaklarıyla yarışıyor. Suyun olmadığı yerde, bereket de olmuyor ne yazık ki.
Kuraklık Çanları Çalıyor
Yetkililerin açıklamaları pek iç açıcı değil. Meteoroloji verilerine göre, önümüzdeki aylar daha da zorlu geçecek gibi. Çeltik tarlalarındaki o emek yeşili, yerini sarıya bırakmaya başladı bile. Kim bilir, belki de bu sene pirinç tabaklarımız biraz daha boş kalacak.
İşin ilginç yanı, bazı çiftçiler hâlâ eski usul sulama yöntemlerinde ısrar ediyor. "Dedemizden böyle gördük" diyorlar ama iklim artık dedelerimizin iklimi değil ki! Modern teknikler konusunda eğitim şart gibi görünüyor.
Çözüm Arayışları Başladı
Belediyenin acil önlem paketi hazırladığı söylentileri dolaşıyor ortalıkta. Su tasarrufu sağlayan yeni sistemler, alternatif kaynaklar... Fakat bunların hepsi zaman alacak işler. Çiftçinin ise zamanı daralıyor, tıpkı nehrin suları gibi.
Bir de şu var tabii: Suyun azalması sadece tarımı değil, tüm ekosistemi etkiliyor. Kuşların göç rotası değişiyor, balıklar... Neyse, konuyu dağıtmayalım.
Kısacası, Tunca'nın hâli pür melali hepimizi düşündürmeli. Unutmayalım ki bugün çeltik tarlaları, yarın sofralarımız tehlikede. Su, sadece çiftçinin değil hepimizin meselesi artık.