Kim derdi ki bu topraklar bu kadar çok hikaye biriktirebilirdi? Erzurum işte öyle bir yer - Doğu Anadolu'nun tam kalbinde, sanki bir kartal yuvası gibi yükseklerde kurulmuş, tarihin her sayfasına dokunmuş bir şehir.
Rakımı 1850 metreye kadar çıkıyor ki, bu Türkiye'nin en yüksek yerleşim yerlerinden biri olduğu anlamına geliyor. Soğuğu meşhur ama sıcaklığı dillere destan bu şehrin.
Komşularıyla Bir Aile Gibi
Erzurum'un etrafı öyle güzel illerle çevrili ki, adeta bir aile yemeğindeki gibi hepsi birbiriyle uyum içinde. Kuzeyde Rize ve Artvin'in yemyeşil doğası, batıda Bayburt ve Erzincan'ın tarihi dokusu, güneyde Bingöl ve Muş'un bereketli toprakları, doğuda ise Kars ve Ağrı'nın efsanevi dağları...
- Kuzey: Rize, Artvin
- Güney: Bingöl, Muş
- Batı: Bayburt, Erzincan
- Doğu: Kars, Ağrı
Bu komşuluk sadece harita üzerinde değil, kültürlerin, lezzetlerin, türkülerin birbirine karıştığı gerçek bir yaşam alanı.
Coğrafyanın Dili Olsa
Erzurum denince akla ilk Palandöken geliyor elbette. Kış turizminin kalbi burada atıyor adeta. Ama sadece kayak değil, Tortum Şelalesi'nin muhteşem manzarası, Narman Peribacaları'nın büyüleyici dokusu - burası doğanın tüm renklerini cömertçe sergilediği bir açık hava müzesi gibi.
İklimi mi? Kışları gerçekten soğuk, bunu saklamanın anlamı yok. Ama o karla kaplı dağların altında, sıcacık insanların yaşadığını bilmek insanı içten içe ısıtıyor.
Sanırım Erzurum'u anlatmak için sadece coğrafi bilgiler yetmez. Burayı anlamak için o cağ kebabının kokusunu duymak, o tarihi medreselerde dolaşmak, sabah ezanıyla uyanıp karşı komşuya 'günaydın' demek lazım.
Belki de en güzeli, bu kadim şehri kendi gözlerinizle görmeniz. Çünkü Erzurum anlatılmaz, yaşanır.
