Kimileri 'artık görmek için geç kaldınız' diye feryat ediyordu ama Hasankeyf onlara inat dimdik ayakta. Hani şu meşhur Ilısu Barajı'nın sularına gömüleceği söylenen kadim kent. Öyle ya da böyle, tam 500 bin meraklı ziyaretçi kapısını çaldı bu yıl. Hiç de azımsanacak bir rakam değil, değil mi?
Aslında durum şu: Barajın su tutmaya başlamasıyla birlikte herkes 'vay haline' moduna geçmişti. Ama işin aslı öyle olmadı, hatta tam tersine bir turizm patlaması yaşandı. İnsanlar 'son bir kez görelim' derken, Hasankeyf'in büyüsüne öyle kapıldılar ki... Sonuç mu? Rekor üstüne rekor!
Sayılarla Hasankeyf Çılgınlığı
İşte size çarpıcı bir istatistik: Geçen yıla kıyasla ziyaretçi sayısında %40'lık inanılmaz bir artış. Bu nasıl bir talep patlamasıdır Allah aşkına? Turizm yetkilileri bile bu ilgi karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
Batman Valiliği'nin açıkladığı verilere göre, sadece yerli turistler değil, yabancı gezginler de akın akın geliyor. Özellikle Avrupalı turistlerin ilgisi dikkat çekici. Kimi 'kaybolan bir medeniyeti son kez görmek' için, kimi ise sular altında kalan tarihe tanıklık etmek için burada.
Peki Ya Gelecek?
Aslında herkesin aklında aynı soru var: Bu ilgi sürer mi? Bana kalırsa Hasankeyf artık farklı bir kimliğe büründü. 'Yok olma tehlikesi' onu daha da cazip hale getirdi. İnsanların merak duygusu, tarihe olan saygısı -belki de biraz da acelesi- bu sonucu doğurdu.
Uzmanlar ise durumu farklı yorumluyor. Bazıları 'bu bir vedalaşma turizmi' derken, diğerleri 'Hasankeyf'in yeni bir çekim noktası olarak keşfedildiğini' söylüyor. Hangisi doğru? Sanırım zaman gösterecek.
Bir de şu var tabii: Yerel halk için bu ziyaretçi akını tam anlamıyla ekonomik bir can simidi oldu. Oteller, restoranlar, rehberler... Kısacası turizmin hareketlendiği her nokta adeta yeniden hayat buldu.
Sonuç olarak, Hasankeyf bize önemli bir ders verdi: Tarih, asla kolay kolay yenilmiyor. Sular yükselse bile, insanların ilgisi ve merakı her zaman bir çıkış yolu buluyor. Ve işte bu 500 bin ziyaretçi, bunun en güzel kanıtı.
