Güneşin ışıltılarını denize serpiştirdiği, rüzgarın çam kokularını taşıdığı bir yer düşünün. İşte burası Kalemya Köyü – Muğla'nın belki de en az bilinen ama en çok etkileyen köşelerinden biri.
Yolu düşenlerin "Burada birkaç gün daha kalsam..." diye iç geçirdiği bu köy, son yıllarda doğaseverlerin radarına girmeye başladı. Peki nedir Kalemya'yı bu kadar özel kılan?
Doğanın Kucağında Bir Sığınak
Şehir gürültüsünden uzakta, adeta zamanın yavaş aktığı bir yer burası. Köy meydanındaki asırlık çınar ağacı, gölgesinde çayını yudumlayan köylülerle birlikte size de "Hoş geldin" diyor sanki.
Etrafta gezerken:
- Rengarenk begonvillerle süslü taş evler
- Daracık sokaklardan süzülen kekik kokuları
- Sabahın erken saatlerinde mandıralardan gelen çan sesleri
...sizi karşılıyor. İnsan burada birkaç saat geçirdikten sonra "Keşke daha önce gelseydim" demekten kendini alamıyor.
Nasıl Gidilir?
Muğla merkeze yaklaşık 45 dakika mesafedeki bu köye ulaşım oldukça kolay. Özel araçla Datça yolundan sapıyorsunuz ve işte karşınızda – kendinizi bambaşka bir dünyada buluyorsunuz. Toplu taşıma kullanacaklar için ise Muğla'dan kalkan minibüsler mevcut.
"Yol biraz virajlı ama manzaraya değer" diyor köy sakinlerinden Ali amca. Haklı da! Her dönemeçte karşınıza çıkan manzaralar, yorgunluğunuzu alıp götürüyor.
Kalemya'da Ne Yapılır?
Burada "hızlı turizm" diye bir şey yok. Köyün ritmine ayak uydurmak gerekiyor. İşte yapılabileceklerden bazıları:
- Köy kahvesinde demli bir çay eşliğinde sohbet etmek
- Yöre kadınlarının el emeği ürünlerini incelemek
- Trekking tutkunları için harika rotalar keşfetmek
- Köyün meşhur keçi peynirinin tadına bakmak
Son olarak şunu söylemeden geçmeyelim: Kalemya, "instagramlık" fotoğraflar çekmek için değil, ruhunuzu dinlendirmek için gidilecek yerlerden. Eğer kalabalıktan kaçıp kendinizi doğaya bırakmak istiyorsanız, bu köy tam size göre!
