Düşünün bir: Güneş sırtınızı ısıtırken, ayaklarınızın altında çıtırdayan toprak yolda yürüyorsunuz. Bir yanda masmavi Akdeniz, diğer yanda binlerce yıllık tarihe tanıklık etmiş antik kentler... İşte Likya Yolu tam da böyle bir deneyim sunuyor.
Dünyanın En Güzel Yürüyüş Rotalarından Biri
Belki de duymuşsunuzdur - National Geographic bu rotayı dünyanın en güzel 10 yürüyüş parkurundan biri olarak gösteriyor. Ama inanın, fotoğraflar bile bu güzelliğin hakkını veremiyor. 540 kilometrelik bu muhteşem yol, Fethiye'den başlayıp Antalya'ya kadar uzanıyor ve her adımında size farklı bir sürpriz sunuyor.
Tarihle İç İçe Bir Yolculuk
Likya Yolu'nda yürümek sadece doğa yürüyüşü değil, aynı zamanda bir zaman yolculuğu adeta. Yol boyunca karşınıza çıkan antik kentler - Xanthos, Patara, Olympos derken - sizi binlerce yıl öncesine götürüyor. Sanki Likyalılar az önce oradan geçmiş gibi hissediyorsunuz bazen.
Patara'nın kum tepelerinde gün batımını izlemekse... Kelimelerle anlatılacak gibi değil doğrusu. O anı yaşamak lazım.
Doğanın Kalbinde
Rota öyle düz bir patika değil ha! Kimi zaman ormanın derinliklerine dalıyorsunuz, kimi zaman kayalık yamaçlardan denize iniyorsunuz. Yaban hayatı deseniz - dağ keçileri, kaplumbağalar, rengarenk kelebekler... Doğaseverler için tam bir cennet burası.
- En çok nefes kesen manzaralar: Babadağ'ın zirvesinden Fethiye manzarası
- En huzur verici koy: Kabak Koyu'nun bakir güzelliği
- En etkileyici antik kent: Myra'nın kaya mezarları
- En lezzetli mola: Kaş'ta taze balık keyfi
Yolculuğa Hazır mısınız?
Likya Yolu'na çıkmadan önce bilmeniz gereken birkaç şey var tabii. Mevsim önemli mesela - ilkbahar ve sonbahar ideal zamanlar. Yazın sıcakta yürümek epey zorlayıcı olabiliyor. Yanınızda su ve güneş kremi bulundurmayı da sakın unutmayın!
Konaklama konusunda endişelenmeyin. Rota boyunca pansiyonlar, oteller hatta kamp alanları var. Hatta yerel halkın misafirperverliği sayesinde unutulmaz anılar biriktireceğinize eminim.
Bu yolculuk sadece fiziksel bir aktivite değil, aynı zamanda ruhunuzu da besleyen bir deneyim. Doğanın sesini dinleyerek, tarihin izlerini takip ederek yürümek... Modern hayatın koşuşturmasından uzaklaşmak için birebir.
Likya Yolu'nu yürümek - bana sorarsanız - her Türk vatandaşının hayatında en az bir kez yapması gereken bir macera. O kadar çok şey katıyor ki insana... Hem bedenen hem de ruhen.