Kim derdi ki Avrupa'nın göbeğinde, adeta zamanın durduğu böyle bir yer var? İşte Maribor tam da böyle bir şehir - Slovenya'nın belki de en az hak ettiği kadar tanınan mücevheri.
Şehrin kalbinde, tam 400 yıldır ayakta duran bir asma var mesela. Dünyanın en yaşlı asması olduğu söyleniyor ve hâlâ üzüm veriyor! Bu kadar uzun süre dayanabilmiş bir bitki, insana "Acaba bu topraklarda ne sırlar var?" diye düşündürtmüyor mu?
İki Nehrin Kucaklaştığı Şehir
Drava ve Mura nehirleri burada buluşuyor - adeta iki sevgili gibi. Şehrin tam ortasından geçen Drava, Maribor'a o eşsiz huzuru veriyor. Kıyısında yürürken insan, büyük şehirlerin karmaşasından nasıl da uzaklaştığını hissediyor.
Nüfusuna gelince... Yaklaşık 95 bin kişi yaşıyor burada. Küçük görünebilir ama yaşam kalitesi o kadar yüksek ki, insan "Keşke daha önce keşfetseydim" diyor. Zaten Avrupa'da en yaşanabilir şehirler listesinde hep üst sıralarda yer alıyor.
Tarih Her Köşede Canlı
Maribor Kalesi'ne çıktığınızda, Orta Çağ'dan kalma surlar sizi karşılıyor. Kalenin avlusunda oturup bir kahve içerken, yüzyıllar önce burada neler yaşandığını hayal etmemek elde değil. Tarih burada sadece kitaplarda değil, taşlarda, sokaklarda, her yerde.
Şehrin mimarisi deseniz... Gotik, Rönesans, Barok - hepsi bir arada. Sanki zaman içinde katman katman birikmiş gibi. Her dönem kendi izini bırakmış, ama hiçbiri diğerini silmemiş.
Kışın Cennete Dönüşüyor
Pohorje Dağı'na ne demeli? Yazın yürüyüşçülerin, bisikletçilerin gözdesi olan bu dağ, kışın kayak severlerin cennetine dönüşüyor. Teleferikle çıkarken manzara o kadar güzel ki, insan "Bu kadar güzellik hak edilir mi?" diye düşünmeden edemiyor.
Kültür ve sanat da bu şehirde asla ihmal edilmemiş. Maribor Ulusal Tiyatrosu, Slovenya'nın en önemli kültür kurumlarından biri. Bir temsile gitmek, bu şehrin ruhunu anlamak için harika bir fırsat.
Festivallerse başlı başına bir alem. Yaz aylarında şehir adeta bir festival alanına dönüşüyor. Müzik, tiyatro, dans... Her zevke hitap eden bir etkinlik mutlaka bulunuyor.
Şarap Kültürü Damaklarda Iz Bırakıyor
Slovenya denince şarap, şarap denince de Maribor akla geliyor. Şehrin etrafındaki bağlarda yetişen üzümlerden yapılan şaraplar, gerçekten damakta iz bırakıyor. Yerel halkın şarap kültürüne olan bağlılığı gözlerinden okunuyor.
Peki ya yemek kültürü? Geleneksel Sloven yemekleri burada en otantik halleriyle sunuluyor. Her lokantasında farklı lezzetler deneyebilir, her köşe başında yeni bir tat keşfedebilirsiniz.
Ulaşımı da inanılmaz kolay. Tren istasyonundan Ljubljana'ya sadece bir saatte ulaşabiliyorsunuz. Viyana ise sadece iki saat uzaklıkta. Avrupa'nın merkezinde olmanın avantajları işte bunlar.
Maribor, büyük şehirlerin karmaşasından uzak ama hiçbir imkandan mahrum kalmadan yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Keşfedilmeyi bekleyen bu gizli hazine, her geçen gün daha fazla insanın kalbini çalıyor. Sıradaki siz olmayacak mısınız?