Orhan Veli'nin Cebindeki Sır: Vefatında Üzerinde Bulunan O Kâğıt Parçasının Şaşırtan İçeriği
Orhan Veli'nin Cebindeki Sır: Ahmet Çelebi

Tam olarak 1 Kasım 1950'ydi. İstanbul'un o meşhur belalı kaldırım taşlarından birine takılıp düşmüştü Orhan Veli. Kim bilebilirdi ki o basit görünen kazanın, Türk edebiyatının en özgün seslerinden birini sessizce alıp götüreceğini?

Beyoğlu'ndaki o daracık sokaklardan hastaneye yetiştirildiğinde, kimliği belirsizdi. Çünkü üzerinde -inanması güç ama- hiçbir kimlik belgesi yoktu. İşte tam da bu noktada, cebinden çıkan ufacık bir kâğıt parçası her şeyi değiştirdi.

Cebindeki Kimliksiz Şairin Sırrı

Doktorlar ve hastane görevlileri, kim olduğunu anlamaya çalışırken cebinde buldukları o küçük notta sadece iki kelime yazıyordu: "Ahmet Çelebi". Evet, yanlış duymadınız. Orhan Veli Kanık, son anlarında bile yanında taşıdığı bu takma isimle -bir nevi- incelikli bir gizem perdesi oluşturmuştu.

Peki neden Ahmet Çelebi? Bu sorunun cevabı hâlâ tam olarak bilinmiyor aslında. Belki de edebiyat dünyasının bu asi çocuğu, sıradanlıktan o denli uzaktı ki, gerçek kimliğini bile şiirsel bir mizahla sarmalamıştı.

Bir Şairin Son Yolculuğu

O gece Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata gözlerini yumduğunda, kimliği hâlâ belirsizdi. Ta ki ertesi gün gazetede vefat ilanını gören arkadaşları hastaneye koşana dek. Garip bir tesadüf değil mi? Türkiye'nin en çok okunan şairlerinden biri, kimsesizler koğuşunda son nefesini vermişti.

O küçük kâğıt parçası, aslında Orhan Veli'nin hayata bakışını özetler gibiydi. Sade, derin ve bir o kadar da gizemli. Sanki bize şunu fısıldıyordu: "Kim olduğum değil, ne yazdığım önemli."

Edebiyat Tarihinin Unutulmaz Anısı

Bu hikâye, yıllar geçse de tazeliğini koruyor. Belki de Orhan Veli'nin bize son armağanıydı bu. Cebindeki o küçük sır, onun ne denli özgün bir karakter olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize.

Düşünsenize, "Ben Orhan Veli" yazmak varken, neden Ahmet Çelebi? İşte bu, onun sanat anlayışının ta kendisi: Alışılagelmişin dışında, sıra dışı ve her daim şaşırtıcı.

Bugün, o kâğıt parçasının nerede olduğunu kimse bilmiyor. Ama kesin olan bir şey var ki, Orhan Veli'nin ruhu hâlâ şiirlerinde ve bu dokunaklı hikayesinde yaşıyor.