Gençlik... İnsan hayatının belki de en fırtınalı, en karmaşık ama bir o kadar da değerli dönemi. Kimi zaman anlaşılmamaktan şikayet eder gençler, kimi zaman da yalnız hissederler kocaman kalabalıkların içinde. Peki biz yetişkinler olarak onların bu zorlu yolculuğunda ne kadar yanlarındayız?
Aslında mesele sadece 'yanında olmak' değil, gerçekten orada bulunabilmek. Gençlerin sesini duymak, hislerine kulak vermek ve en önemlisi -onları oldukları gibi kabul etmek. Bu, sanıldığından çok daha derin bir bağ kurmayı gerektiriyor.
Gençlerle Gerçek Bağ Kurabilmenin İncelikleri
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: gençlerle iletişim kurmak için özel bir çaba göstermek zorundayız. Onların dünyasına girebilmek, dilinden anlayabilmek... Bu hiç de kolay değil aslında. Ama imkansız da değil.
- Aktif dinleme: Sadece duymak değil, gerçekten dinlemek. Telefonu kenara koyup, göz teması kurarak...
- Yargılamadan anlamaya çalışmak: Eleştirmek yerine merak etmek, suçlamak yerine sormak
- Güven vermek: 'Ben buradayım' demenin ötesinde, 'güvendesin' hissini yaşatmak
Bazen küçük bir gülümseme, bazen sadece 'nasılsın' sorusu bile her şeyi değiştirebiliyor. İnanın, gençler için bu küçük dokunuşlar devasa anlamlar taşıyor.
Zorlu Dönemde Yanlış Anlaşılma Korkusu
Gençlik dönemi - kimlik arayışının, hormonal değişimlerin ve sosyal baskıların birleştiği müthiş bir karmaşa. Bu dönemde gençler sıklıkla kendilerini yalnız ve yanlış anlaşılmış hissediyorlar. İşte tam da bu noktada ailelerin ve eğitimcilerin rolü kritik önem taşıyor.
Şöyle düşünün: Bir gencin hayatındaki en büyük şans, onu gerçekten anlamaya çalışan bir yetişkinin varlığıdır. Bu kişi bir aile üyesi, öğretmen ya da bir akraba olabilir. Önemli olan samimiyetle yaklaşabilmek.
Peki Ne Yapmalı?
- Öncelikle kendi gençliğinizi hatırlayın - siz de benzer duygular yaşamış mıydınız?
- Onların ilgi alanlarına saygı duyun - sizin beğenmediğiniz müzik ya da giyim tarzı onlar için önemli olabilir
- Hata yapmalarına izin verin - mükemmel olmalarını beklemek yerine, deneyim kazanmalarına fırsat tanıyın
Unutmayın ki her genç farklı bir dünya. Kimi içine kapanık, kimi dışa dönük... Kimi akademik başarı peşinde, kimi sanatın peşinde. Önemli olan bu farklılıkları zenginlik olarak görebilmek.
Toplumsal Sorumluluk ve Gelecek Vizyonu
Gençlere destek olmak sadece ailelerin değil, tüm toplumun görevi aslında. Okullar, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları... Hepimizin bu konuda üzerine düşen bir şeyler var.
Belki de en önemlisi, gençlere 'sen değerlisin' mesajını verebilmek. Bu mesaj notlarla, başarılarla ya da beklentilerle değil, koşulsuz sevgi ve kabulle verilebiliyor ancak.
Geleceğimiz onların omuzlarında yükselecek. O yüzden bugün onlara yaptığımız yatırım, aslında kendi yarınımıza yapılmış bir yatırım. Ve bu yatırımın getirisi -inanın- tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük olacak.
Son bir not: Gençlerle iletişim kurarken mükemmel olmaya çalışmayın. Samimiyetiniz, kusurlarınızdan çok daha değerli onlar için. Bırakın, sizi olduğunuz gibi görsünler - insan, kırılgan, ama sevgi dolu...
