
Dumlupınar'daki Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı, bugün tarihi bir ana daha tanıklık etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sesi, rüzgârda dalgalanan Türk bayrağının gölgesinde yankılanırken, 100 yıllık bir destan yeniden hayat buldu.
"Bu topraklar sadece coğrafi bir parça değil" diyordu Erdoğan, gözlerini binlerce vatandaşa dikerek. "Her karışında şehit kanıyla yoğrulmuş ebedi bir vatan tapusudur."
Bir Milletin Kader Anı
30 Ağustos 1922... Saatler 05:30'u gösterirken Türk ordusu, tarihin akışını değiştirecek bir hamleyle uyandı. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" emri, sadece askeri bir taktik değil, bağımsızlık ateşiyle yanan bir milletin varoluş çığlığıydı.
Aslında -düşünsenize- o anki hesap kitap tam bir kumar gibiydi. Ama inanç, azim ve vatan sevgisi her şeyi değiştirdi.
Modern Türkiye'nin Temel Taşı
Cumhurbaşkanı'nın altını çizdiği gibi, Büyük Zafer sadece askeri bir başarı değildi. Tam tersine, yokluk içindeki bir milletin emperyalizme karşı verdiği psikolojik savaşın da dönüm noktasıydı. "Bu zafer" diye vurguluyordu Erdoğan, "Anadolu'nun Türk yurdu olduğunun tüm dünyaya ilanıdır."
Peki ya bugün? Aradan geçen 100 yıla rağmen, o ruh hâlâ capcanlı. Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi: "Gençlerimiz, 15 Temmuz'da olduğu gibi, gerektiğinde aynı fedakarlığı gösterecek karaktere sahip."
Geleceğe Miras
Konuşmada dikkat çeken bir diğer nokta, zaferin sadece geçmişte kalmadığıydı. Erdoğan'ın ifadeleriyle, "30 Ağustos, geçmişle gelecek arasında köprü kuran bir mihenk taşı." Yani sadece tarihi bir olay değil, Türkiye'nin gelecek vizyonunu şekillendiren bir pusula.
Ve şu cümleler her şeyi özetliyordu adeta: "Bu toprakları bize vatan yapan aziz şehitleri ve gazileri minnetle anıyoruz. Onların mirasını yaşatmak, hepimizin ortak sorumluluğu."
Dumlupınar'daki kutlamalar, sadece bir törenden ibaret değildi. Türkiye'nin dört bir yanından gelen vatandaşların oluşturduğu insan denizi, zaferin hâlâ ne kadar güçlü bir şekilde yaşadığının canlı kanıtıydı.