Meclis'in heyecanlı koridorlarında dün akşam saatlerinde öyle bir konuşma yankılandı ki, siyasetin nabzı bir anlığına durmuştu sanki. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, o bildiğimiz kararlı duruşuyla kürsüdeydi ve kelimeleri tek tek özenle seçiyordu.
"Şunu net olarak söylemeliyim ki..." diye başladı cümlesine, ardından derin bir nefes aldı. "Yargı mensuplarımızın yürüttüğü soruşturmalar, hiçbir siyasi etki altında kalmadan, sadece hukukun çizdiği sınırlar içerisinde ilerlemektedir."
Peki Ya Eleştiriler?
Muhalefetin son dönemdeki sert çıkışlarına adeta gök gürültüsü gibi bir yanıt geldi Tunç'tan. "Bazı çevreler" diyordu, sesinde hafif bir titreme vardı, "kendi siyasi çıkarları için yargıyı hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor. Ama unuttukları bir şey var: Bu milletin hafızası sandıklardan çok daha güçlüdür."
Salondaki milletvekilleri nefeslerini tutmuştu. Kimi yüzlerde onay ifadesi, kimi yüzlerde ise derin bir şüphe... Tunç devam etti: "2002'den bu yana attığımız her adım, yargı bağımsızlığını güçlendirmek içindi. Bugün geldiğimiz noktada, hiç kimsenin şüphesi olmasın - yargı, kendi yolunu çizecek güce ve iradeye sahiptir."
İddialara Son Nokta
Öyle ya da böyle, Bakan'ın sözleri Ankara'nın soğuk kasım akşamında sıcak bir tartışma başlattı. "Soruşturmalar siyasi mi?" sorusuna verdiği yanıt ise oldukça netti: "Böyle bir iddiayı ortaya atanlar, ya cehaletlerinden ya da art niyetlerinden bunu yapıyordur."
Peki ya sonra? Tunç, konuşmasının finalini adeta bir senfoni gibi kurgulamıştı: "Adaletin tekerine çomak sokmak isteyenlere tek bir sözüm var: Gücünüz yetmez! Bu millet, hukukun üstünlüğüne inanıyor ve bu inançla yoluna devam ediyor."
Kürsüden indiğinde, Meclis'te alkış sesleri yankılanıyordu. Kim bilir, belki de yarının gazete manşetleri için yeni bir sayfa açılmıştı just o an.
