
Meclis koridorlarında fısıltılar dolaşıyor—sandalyelerin altından kayıp giden bir güç var sanki. Kimsenin pek hesaba katmadığı o bağımsız koltuklar, son dönemde öyle bir ağırlık kazandı ki, durum gerçekten ilginçleşmeye başladı.
Şöyle söyleyeyim: Resmi rakamlara göre 4 bağımsız milletvekili var ama etkileri sayılarının çok ama çok ötesinde. Öyle ki, Cumhurbaşkanı'nın yasama sürecinde attığı adımları bile gizliden gizliye şekillendiriyorlar. Kim derdi ki, meclis aritmetiğindeki bu küçük detan, koca bir sistemin dengesini değiştirebilir?
Şimdi Gel de Şaşırma!
Aslında olan biten, siyasetin doğasında var—beklenmedik hamleler, hesap kitap işleri. Fakat son zamanlarda işler iyice karıştı. Cumhurbaşkanı, kanunları Meclis'e geri gönderme yetkisini kullanırken bir kez daha düşünmek zorunda kalıyor. Nedeni mi? Bağımsızların oylarındaki belirsizlik. Evet, yanlış duymadınız—sadece dört kişi, tüm denklemi altüst edebiliyor.
Bu durum, Ankara'da kulisleri hareketlendirmiş durumda. Kimi 'stratejik hamle' diyor, kimi 'zorunlu manevra'. Gerçek şu ki, bağımsız milletvekilleri—belki de tarihlerinde ilk kez—bu kadar kritik bir konumdalar.
Peki Ya Sonra?
Olay sadece sayılarla ilgili değil aslında. Siyaset psikolojisini anlamak gerekiyor. Bağımsız bir milletvekilinin kararı, bazen bir partinin tüm grubundan daha fazla yankı uyandırabiliyor—sorumluluk almaktan kaçınmıyorlar çünkü. Bu da onları hem değerli hem de tehlikeli kılıyor.
Kulislerde konuşulanlara göre, Cumhurbaşkanı'nın ekibi şu an iki katı dikkatle çalışıyor. Kanun tasarılarını yeniden değerlendiriyor, olası senaryoları hesaplıyorlar. Çünkü bir yanlış hesap, tüm planları başlarına yıkabilir.
Durum oldukça net: Meclis'teki bu dört bağımsız isim, siyasetin görünmez kahramanları—ya da belki de engelleyicileri—haline geldi. Ve herkesin tek bir sorusu var: Sıradaki hamle ne olacak?
Sonuçta, demokrasilerde sayılar her şey demek değildir—bazen sadece birkaç kişi, tüm tabloyu değiştirmeye yeter. Şimdi oyun, yeniden başlıyor...