
Tam 103 yıl önce, Dumlupınar'da tarihin akışını değiştiren bir zafer kazanıldı. Bugün o ruh hâlâ capcanlı, heyecanı hiç eksilmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi, bu toprakların çocukları için bağımsızlık yalnızca bir seçenek değil - varoluş meselesi.
Ankara'da gerçekleşen törenlerde mikrofonu alan Erdoğan'ın sesindeki o titreme, herkesi 1919'un o puslu sabahlarına götürdü adeta. "Milletimizin azmi sayesinde" diye vurguladı, "tarihin en kritik dönemeçlerinden birini aştık."
Geçmişten Bugüne Bir Köprü
Konuşmasının en çarpıcı yanı? Gençlere yaptığı vurgu. Sanki dedelerimizin fısıltıları kulaklarımızda: "Bu topraklar için canını verenleri asla unutma." Erdoğan'ın dediği gibi, onların hikayelerini yaşatmak - nesilden nesile aktarmak - hepimizin boynunun borcu.
Peki neden bu kadar mühim? Çünkü tarih yalnızca geçmiş değil; geleceği şekillendiren bir kılavuz. O yüzden her 30 Ağustos'ta yeniden alevlenen bu meşale, aslında yarınlarımızı aydınlatıyor.
Birlik ve Beraberlik Vurgusu
Şunu da eklemeden geçmeyelim: Erdoğan'ın üzerine basa basa söylediği bir şey var - birlik olmanın kudreti. "İçeride ve dışarıda karşılaştığımız tüm zorluklar" diye belirtti, "ancak kenetlenmiş bir milletle aşılabilir."
Ve işte tam da bu yüzden, her yıl bu törenlerde yürekler aynı anda atıyor. Çünkü biliriz ki bu bayram sadece bir kutlama değil; milletçe verdiğimiz sözün tazelenmesi.
Sonuç olarak? Bu meşale sönmeyecek. Gelecek nesiller de aynı ateşle, aynı inançla yol alacak - tıpkı 103 yıl önceki gibi.