
Tam da bugünün ruhuna uygun bir şekilde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan tarihi bir hamle daha. 30 Ağustos Zafer Bayramı için yayınladığı o özel mesaj, adeta bir tarih dersi niteliğindeydi.
Şöyle bir düşünün: 102 yıl önce... Dumlupınar'da destansı bir mücadele veriliyordu. İşte Erdoğan'ın vurguladığı o ruh – tam da bugünlerde ihtiyacımız olan şey aslında.
Tarihin Arka Planı: O Destansı Mücadele
Büyük Taarruz... Sadece bir askeri operasyon değildi. Bir milletin kaderini değiştiren, ölüm kalım savaşıydı. Erdoğan'ın da altını çizdiği gibi, Mustafa Kemal Atatürk'ün o efsanevi komutasındaki kahramanlık hikayeleri, bugün bile tüylerimizi diken diken ediyor.
Ve o şehitler... Canlarını feda ettiler, bu vatan için. Ruhları şâd olsun!
Günümüze Yansımalar: Barış ve İstikrar Vurgusu
Erdoğan'ın mesajındaki o çarpıcı detay: "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin altını bir kez daha çizmesi. Türkiye'nin bölgesinde bir barış adası olma çabası – bu hiç de küçümsenecek bir hedef değil.
Aslında bakarsanız, o tarihi zaferin ruhuyla bugünkü diplomatik hamleler arasında gizli bir bağ var. Kimi zaman gözden kaçıyor ama Erdoğan'ın mesajı tam da bunu hatırlatıyor.
Ve şunu da eklemeden geçmeyelim: Türkiye, sadece kendi sınırları içinde değil, tüm bölgede istikrarın teminatı olmaya devam ediyor. Bu söylem boşuna değil yani.
Sonuç Yerine: Tarihten Alınacak Dersler
30 Ağustos sadece bir kutlama günü değil – aynı zamanda düşünme günü. Tıpkı Erdoğan'ın işaret ettiği gibi, geçmişteki o fedakarlıkları anlamak ve bugüne taşımak zorundayız.
Belki de en önemlisi: Birlik olmak. O gün nasıl tek yürek olduysak, bugün de aynı ruhla hareket etmemiz gerekiyor. Zor mu? Evet. Ama imkansız değil.
Son bir not: Cumhurbaşkanı'nın mesajındaki o vurgu gerçekten dikkat çekiciydi – "Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz" sözü sadece bir cümle değil, bir yükümlülük aslında.