Telefon çaldığında, o sıradan akşamın sessizliği birden bire yerini derin bir duygu selinine bıraktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sesi, 18 yıldır yüreklerinde açık kalan yarayı taşıyan bir ailenin evine konuk oluyordu.
Piyade Er Yılmaz'ın aziz hatırası, o telefonun her iki tarafında da gözyaşlarıyla anıldı. Erdoğan'ın sesindeki o samimi ton – her zamanki kararlı duruşunun altındaki insani sıcaklık – adeta zamanın donduğu bir ana işaret ediyordu.
18 Yıl Sonra Dinmeyen Acı ve Derin Minnettarlık
Görüşme sırasında Cumhurbaşkanı, şehit ailesine hitaben, "Vatan sizlere minnettar" ifadelerini kullandı. Bu cümle, odadaki herkesin yüreğine işledi. Sanki 18 yıl önce yaşanan o acı kaybın üzerine, devletin sıcak bir eli usulca dokunuyordu.
– Evet, tam olarak böyle hissettirdi. Resmiyetin ötesine geçen, samimiyetle yoğrulmuş bir temas.
Ailenin cevabı ise – kelimelere dökülmemiş olsa da – sessiz bir teşekkürle karışık hüznü yansıtıyordu. Belki de her şeyden önce, unutulmadıklarını hissetmek, onlar için en büyük teselliydi.
Hatıralar Canlandı, Yürekler Isındı
Erdoğan, ayrıca şehit erin kahramanlık hikayesinden ve vatan savunmasındaki yerinden bahsetti. Onun adının, bu milletin kalbinde sonsuza dek yaşayacağını vurguladı. Bu tür görüşmeler – kimilerine göre protokol gereği – aslında devlet ile millet arasındaki o görünmez bağı güçlendiren anlardan.
Telefon kapatıldığında, hem Cumhurbaşkanlığı’ndaki odada hem de şehit ailesinin evinde aynı duygu hâkimdi: karşılıklı saygı ve minnet. Ve belki de en önemlisi, bir kez daha anlaşıldı ki – şehitler ölmez, vatan asla bölünmez.
