
Heyecan dorukta! İstanbul'da düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla adeta tarihi bir ana sahne oldu. Kalabalığın enerjisi ise kelimelere sığmıyordu doğrusu.
Erdoğan—her zamanki o etkileyici üslubuyla—Peygamber Efendimiz'in hayatından bugüne ışık tutacak dersler çıkardı. "O'nun yolundan gitmek," dedi, "sadece bir tercih değil, bir yaşam biçimidir."
Birlik Vurgusu ve Güncel Mesajlar
Konuşmasında tam da şu sıralar ihtiyacımız olan şeye değindi: birlik. "Aramızdaki bağlar ne kadar güçlü olursa, o kadar dirençli oluruz" mesajını verdi. Sanki her cümlesi, günümüz siyasetine de gizli bir göndermeydi belki—kim bilir?
Ve tabii, sadece yerel değil küresel meselelere de değinmeden geçmedi. Filistin meselesi, İslam dünyasının ortak acısı olarak bir kez daha gündeme geldi. "Dünya bu zulme sessiz kalmamalı" derken, salondaki yüzlerce kişinin gözlerindeki onayı görmek mümkündü.
Nebevi Miras ve Toplumsal Barış
Peygamberimizin merhametini anlattığı bölümse gerçekten etkileyiciydi. Günümüzde unuttuğumuz değerleri hatırlattı adeta. Komşuluk ilişkileri, yardımlaşma, dürüstlük—yani aslında hayatın temeli olan şeyler.
Bir de şu var: Erdoğan'ın konuşması sadece dini bir mesaj değil, aynı zamanda toplumsal bir çağrıydı. Farklılıklara rağmen bir arada yaşamanın mümkün olduğunu, hatta gerekli olduğunu vurguladı. "Ayrılıklarımız değil, ortak noktalarımız öne çıkmalı" sözü salonda uzun süre yankılandı.
Programın sonunda ise o meşhur duygu seli yaşandı. Katılımcılar, Cumhurbaşkanı'nın mesajlarını içlerine sindirerek ayrılırken, hafızalarda ise derin bir iz kaldı. Böyle anlar—işte—tam da insana umut veriyor.