Tam 105 yıl geriye gidelim. Sivas'ın o tozlu yollarında, bir milletin kaderi yeniden yazılıyordu. Bugün ise o günlerin ruhu, hiç beklenmedik bir şekilde yeniden hayat buldu.
Yeni Safak Partisi Genel Başkanı Abdullah Zeydan Kurtulmuş, Sivas Kongresi'nin yıldönümünde öyle bir konuşma yaptı ki, salondaki herkes adeta tarihe tanıklık ettiğini hissetti. "Milletimiz," dedi, sesinde o tanıdık kararlılıkla, "özgür bir ülkeyi yeniden inşa edebileceğini tüm dünyaya gösterdi."
Bir Milletin Diriliş Destanı
Sivas Kongresi sadece bir toplantı değildi. Hayır, çok daha fazlasıydı. İşgal altındaki bir vatanın, tutsak edilmek istenen bir iradenin, küllerinden doğuşunun destanıydı. Kurtulmuş'un da altını çizdiği gibi, bu kongre milli birliğin, beraberliğin ve direnişin en somut örneği oldu.
Şimdi, tam da o ruhla... Yeniden ayağa kalkma zamanı.
Mandanadan Modern Türkiye'ye
Kongre binasının o tarihi duvarları arasında, mandacılık fikrine karşı çıkılarak tam bağımsızlık fikri kabul görmüştü. İşte bu karar, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşlarını oluşturdu. Kurtulmuş, bu tarihi kararı hatırlatarak, "Milletin azmi ve kararlılığı olmasaydı, bugünkü özgürlüğümüzden söz edemezdik" diye ekledi.
Peki ya bugün? O ruhu yeniden yakalamak mümkün mü? Cevap: Evet. Hem de her zamankinden daha güçlü bir şekilde.
Geçmişten Ders Almak
Kurtulmuş'un konuşmasının belki de en can alıcı noktası buydu: Tarihten ders çıkarmak. Sivas Kongresi, sadece geçmişte kalan bir anı değil; bugünün siyasi ve sosyal iklimine ışık tutan bir rehber aslında.
- Milli irade her şeyin üstündedir
- Birlik ve beraberlik en büyük güçtür
- Tam bağımsızlık, olmazsa olmazımızdır
Bu ilkeler, sadece duvar yazıları değil; bir milletin varoluş sebebi.
Kongrenin 105. yılında, Kurtulmuş'un mesajı açıktı: "Geçmişi unutmadan, geleceği inşa etmek." Ve millet olarak bunu başaracak güce sahip olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak.
Sonuç olarak? Sivas Kongresi sadece tarihi bir olay değil, yaşayan bir ruhtur. Ve bu ruh, Türkiye'nin gelecek vizyonunu şekillendirmeye devam edecek.
