
Dün Meclis'ten geçen o yasa, kelimenin tam anlamıyla bir deprem etkisi yarattı. Kimileri 'nihayet' dedi, kimileriyse 'ama...' ile başlayan cümleler kurdu. Peki bu kadar tartışma yaratan madde neydi? Gelin, olayın merkezine inelim.
Şimdi, istihbarat denilince akla hep gri tonlar gelir ya... İşte tam da o gri alanı çerçeveleyen bir düzenleme bu. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Muhalefetin itirazlarına rağmen. Evet, oradan başlayalım.
Peki, Bu Yasa Neyi Değiştiriyor?
Aslında her şey, 'denetim' ve 'gizlilik' arasındaki o hassas dengede dönüyor. Devlet istihbarat hizmetlerini yürütürken, 'Aman, bu bilgi çok gizli!' denilen noktada denetim mekanizması tıkanıyordu. Yeni düzenleme, tam da bu tıkanıklığı açmayı vaat ediyor. Tabii, nasıl?
İstihbarat birimleri, artık denetim için gerekli olan bilgi ve belgeleri –eğer milli güvenliği ilgilendiriyorsa– vermeyebilecek. Kulağa radikal geliyor, değil mi? Ancak, bu yetki sınırsız da değil. İşte burası kritik!
Denetim mi, Gizlilik mi? İşte Bütün Mesele Bu!
Muhalefet, 'Bu, denetimi ortadan kaldırır!' diye haykırıyor. Hükümet kanadı ise, 'Hayır, sadece denetimi milli güvenlik şartlarına göre esnetiyoruz' diye yanıtlıyor. Peki, gerçekte olan ne? Ortada, üzerine çok düşünülmesi gereken bir denge arayışı var.
Yasa, denetim organlarının istediği her türlü bilgiye sınırsız erişimini kısıtlıyor. Ama bunu yaparken, 'milli güvenlik' gibi son derece geniş yorumlanabilecek bir gerekçeye dayandırıyor. Bu, hem en güçlü hem de en tartışmalı yanı.
Bir yanda, devletin en karanlık operasyonlarının deşifre olma riski... Diğer yanda, denetimden tamamen muaf bir istihbarat aparatının yarattığı endişeler. Sanırım, mesele tam olarak bu.
Sivil Toplum ve Muhalefet Ne Diyor?
CHP'li ve İYİ Partili vekiller, bu maddeye adeta isyan etti. 'Devlet, kendini denetleyemez!' görüşündeler. Onlara göre, bu düzenleme şeffaflığın önündeki en büyük engellerden biri. Hatta, 'yetki istismarı'na kapı aralayabileceğini söylüyorlar.
Peki ya sivil toplum? Onlar da en az muhalefet kadar kaygılı. Özellikle, insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinin nasıl korunacağı sorusu, havada asılı kalıyor. Cevabı ise zaman verecek.
Sonuç olarak, dün Meclis'te olan biten, sıradan bir yasa değişikliğinden çok daha fazlası. Devlet ile birey, gizlilik ile şeffaflık, güvenlik ile özgürlük arasındaki o kadim gerilimi yeniden hatırlattı hepimize. Bundan sonrası? Hep birlikte izleyip göreceğiz.