Fransa ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında, ikili ilişkileri üst seviyeye taşıyacak bir stratejik ortaklık anlaşması imzalandı. Tarihi anlaşma, 15 Aralık 2025 tarihinde Paris'teki Elysee Sarayı'nda gerçekleşen zirvede hayata geçirildi.
Macron'tan "Tarihi Adım" Açıklaması
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, GKRY lideri Nikos Hristodulidis'i ağırladığı ortak basın toplantısında, anlaşmanın ikili ilişkilerde "önemli bir aşama" olduğunu vurguladı. Macron, Hristodulidis'e "Fransa'ya duyduğu güvenden dolayı" teşekkür etti.
Macron, bu anlaşmanın çevre, kültür, eğitim, inovasyon, ekonomi ve savunma alanlarında işbirliğini derinleştireceğini belirtti. Anlaşmanın temelini, "stratejik özerklik" kavramının oluşturduğunu ifade eden Fransız lider, iki tarafın kıtadaki güvenlik tehditlerine karşı güçlü ve egemen bir Avrupa vizyonunu paylaştığını söyledi.
Görüşmede Ele Alınan Kritik Konular
İki liderin görüşme masasındaki gündem oldukça genişti. Macron, Hristodulidis ile Doğu Akdeniz'deki ortak çıkarlar, düzensiz göçmen sorunu, Suriye ve Lübnan'daki gelişmeleri ele aldıklarını açıkladı.
Fransız lider ayrıca, görüşmede Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik konuların da masaya yatırıldığını kaydetti. Macron, "Fransa'nın, Kıbrıs sorununun adil, küresel ve kalıcı çözümü için BM arabuluculuğunu ne kadar desteklediğinin" altını çizdi.
Hristodulidis: "Tarihi Anlaşma, Güvenilir Ortak"
GKRY lideri Nikos Hristodulidis ise yaptığı açıklamada, Fransa'yı "güvenilir ve yakın bir ortak" olarak nitelendirdi. İki ülkenin ortak çıkarlara ve stratejik bir vizyona sahip olduğunu vurgulayan Hristodulidis, Avrupa'da Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine desteğini yineledi.
Hristodulidis, Fransa ile imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasını ise "tarihi" bir gelişme olarak değerlendirdi. Anlaşmanın, GKRY'nin 2026 yılının ilk yarısında üstleneceği AB Dönem Başkanlığı öncesinde önemli bir diplomatik zemin hazırladığına işaret etti.
Bu stratejik ortaklık anlaşması, Doğu Akdeniz'deki dengeler ve bölgesel işbirlikleri bağlamında yeni bir sayfa açarken, uluslararası kamuoyunun da dikkatle takip ettiği bir diplomatik hamle olarak kayıtlara geçti.
