Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Georgios, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 42. yıldönümünde diplomatik gerilimi artıracak açıklamalarda bulundu. Başpiskopos Georgios, KKTC'nin yasa dışı olduğunu iddia ederek Türkiye'yi Kıbrıs'ı Türkleştirmekle suçladı.
Skandal İfadeler ve Tepki Çeken Sözler
Başpiskopos Georgios, 15 Kasım 1983 tarihinde kurulan KKTC'nin 42. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Bugün 42 yıllık yasadışı varlığını dolduran sözde devletin, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin işgal altındaki topraklarında ilan edilmesini kınıyoruz" ifadelerini kullandı. Georgios, bu açıklamalarıyla uluslararası diplomasi kurallarını hiçe sayarak provokatif bir dil kullanmaktan çekinmedi.
Rum din adamı, sözlerini daha da ileri götürerek, "Bu, Türkiye'nin kalıcı hedefinin Kıbrıs'ın tamamen Türkleştirilmesi olduğunu hâlâ en şüpheci olanlara bile hatırlatan bir yıldönümüdür" iddiasında bulundu. Bu ifadeler, Kıbrıs meselesinde uzlaşma arayışlarına darbe vuran nitelikteydi.
Tarihi Çarpıtma ve Vatanseverlik Söylemi
Başpiskopos Georgios mesajında, 15 Kasım 1983 tarihini "Kıbrıs Helenizmine karşı barışa ve adalete yönelik bir hakaret" olarak nitelendirdi. Georgios, "Vatanımızın bedeninde açık bir yara olarak kalmaktadır" ifadesiyle duygusal bir dil kullanarak tarihi gerçekleri çarpıtma girişiminde bulundu.
Rum Ortodoks Kilisesi lideri, Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkını görmezden gelerek, tek taraflı bir perspektifle konuştu. Uluslararası hukukta meşru bir yere sahip olan KKTC'nin varlığını reddeden bu söylemler, Kıbrıs'taki iki toplumlu yapıyı tanımama anlamına geliyor.
Kilisenin Siyasi Pozisyonu ve Gelecek Vaadi
Başpiskopos Georgios, Kıbrıs Kilisesi'nin siyasi pozisyonunu net bir şekilde ortaya koyarak, "Kıbrıs Kilisesi, Kıbrıs Cumhuriyeti halkının yanında dimdik durmakta, uluslararası kararlar ve insan haklarına saygı temelinde adil ve yaşayabilir bir Kıbrıs çözümünü amaçlayan her çabayı desteklemektedir" dedi.
Georgios, kilisenin geleceğe dönük planlarını da açıklayarak, "Kıbrıs Kilisesi; adaletin, barışın ve adamızın özgürleşmesinin yeniden sağlanması yönündeki her türlü eylemi desteklemeyi bırakmayacaktır" taahhüdünde bulundu. Bu ifadeler, kilisenin siyasi meselelerde aktif rol almaya devam edeceğinin göstergesi oldu.
Rum Ortodoks Kilisesi lideri, halkına yönelik mesajında ise, "Halkımızı, Tanrı'ya olan inanç ve yüzyıllardır milletimizi destekleyen değerlere bağlılıkla mücadele ruhunu canlı tutmaya çağırıyoruz" diyerek dini ve milli duyguları harmanlayan bir söylem geliştirdi.
