İsrail'in Gizli MX Füze Anlaşması ve Başpiskopos'tan Skandal Türk Açıklaması!
İsrail'den Kıbrıs'a Gizli Füze Sistemİ!

Uluslararası diplomasi arenasını sarsan bir gelişme yaşanıyor. İsrail'in, Kıbrıs Rum Kesimi'ne kimseye haber vermeden -adeta sessiz sedasız- Barak MX hava savunma sistemini temin ettiği anlaşıldı. Bu hamle, bölgedeki gerilim tansiyonunu bir anda fırlattı.

Ortaya çıkan belgeler, askeri işbirliğinin sanılandan çok daha derinlere uzandığını gözler önüne seriyor. Ve işin içine bir de din adamının kışkırtıcı sözleri karışınca, durum iyice çetrefilli bir hal aldı.

Bir Gece Yarısı Anlaşması Gibi

Barak MX... Bu son teknoloji hava savunma sistemi, İsrail'in en gözde savunma ürünlerinden biri olarak biliniyor. Peki, böylesine stratejik bir silah nasıl oldu da Kıbrıs'a ulaştı? Anlaşılan o ki, her şey perdeler ardında, kamuoyundan uzakta gerçekleşmiş. Sanki bir gece yarısı operasyonu gibi. Bu tür anlaşmalar genellikle gürültülü olur, ama bu seferki değil. İlginç değil mi?

Aslında bu durum, Doğu Akdeniz'deki güç dengesiyle ilgili ciddi soru işaretleri doğuruyor. Özellikle de Türkiye'nin bölgedeki varlığı düşünüldüğünde. Kimileri bu hareketi 'düğmeye basmak' olarak yorumluyor.

Başpiskopos'tan Akıl Almaz Çıkış

Ortalık böyle gerginken, Kıbrıs Rum Kesimi Başpiskoposu II. Yeorgios'un ağzından dökülenler ise bardağı taşıran son damla oldu. 'Türkleri adadan atmalıyız' şeklindeki o kışkırtıcı ifadeler, hem siyasi çevrelerde hem de sokakta büyük bir infiale yol açtı.

Bu sözlerin ne kadar pervasızca olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Barış ve istikrar yerine, nifak tohumları ekiyor. Üstelik bir din adamından beklenmeyecek bir üslup bu. İnsan ister istemez, 'Acaba bu sözlerin arkasında başka hesaplar mı var?' diye düşünmeden edemiyor.

Zaten Kıbrıs meselesi yeterince karmaşık değilmiş gibi, bir de böyle alevlendirici açıklamalar işi içinden çıkılmaz hale getiriyor. Adadaki Türk varlığını görmezden gelen, hatta yok saymaya çalışan bu zihniyet, maalesef sorunun bir parçası olmaya devam ediyor.

Sonuçları Ağır Olabilir

Bu iki gelişme -gizli silah anlaşması ve nefret söylemi- bir araya gelince, ortaya oldukça patlayıcı bir karışım çıkıyor. Türkiye'nin nasıl bir tepki vereceği ise şu an herkesin merak konusu. Diplomasi masasında hareketli günler bizi bekliyor gibi görünüyor.

Doğu Akdeniz, zaten kaynayan bir kazan. Bir kıvılcımın neleri alevlendirebileceğini hepimiz biliyoruz. Umarım akıl ve sağduyu galip gelir de, bölge daha büyük bir çıkmaza sürüklenmez. Aksi takdirde, herkes için kaybedecek çok şey var.