Berlin'in soğuk bir sabahında, kahvesini yudumlarken elindeki evrak yığınına bakan Fatma Hanım'ın gözlerindeki öfkeyi görmeliydiniz. "Bundan 20 yıl önce buraya gelirken böyle şeyler yaşayacağımı hayal bile edemezdim," diyor sesi titreyerek.
Kâbus Gibi Başlayan Okul Süreci
9 yaşındaki oğlu Emir'in kaydını yaptırmak için gittiği okulda yaşadıkları, tam bir kabusa dönüşmüş. "Almanca yeterlilik sınavında kasıtlı olarak zor sorular verdiler," iddiasında bulunan Fatma Hanım, göz yaşlarına boğuluyor. "Çocuğumun Türk olmasından rahatsız oldukları çok açıktı."
Olayın detayları ise şöyle:
- Emir'in ana dil seviyesinde Almanca konuşmasına rağmen "yetersiz" bulunması
- Okul yönetiminin iletişim kurmaktan ısrarla kaçınması
- Diğer göçmen çocuklara farklı muamele yapıldığının gözlemlenmesi
Hukuk Mücadelesi Başladı
Avukatı Selin Arslan'ın ofisinde geçen o çalkantılı toplantıyı anlatırken Fatma Hanım'ın ses tonu değişiyor: "Artık yeter! Buradaki Türk aileler olarak hep sustuk, ama bu sefer öyle olmayacak."
Dava sürecinde ortaya çıkan bazı şok edici detaylar:
- Okulun göçmen öğrencilere karşı gizli bir kota uyguladığına dair belgeler
- Benzer şikayetlerin daha önce de yapıldığı ancak üstünün örtüldüğü
- Eğitim bakanlığı denetçilerinin raporlarında tutarsızlıklar
Berlin Türk Toplumu Başkanı Murat Yılmaz ise konuyla ilgili şu çarpıcı açıklamayı yapıyor: "Bu vakalar maalesef buzdağının görünen kısmı. Sistemik bir ayrımcılıkla karşı karşıyayız."
Diğer Aileler de Destek Veriyor
Mahkeme salonunun koridorlarında bir araya gelen onlarca Türk aile, Fatma Hanım'ın yanında olduklarını gösteriyor. "Biz de aynısını yaşadık," diyen bir baba, "Artık korkmuyoruz" diye ekliyor.
Peki bu dava neden bu kadar önemli? Çünkü:
- Avrupa'da yaşayan Türklerin eğitim hakkı mücadelesinde dönüm noktası olabilir
- Yıllardır konuşulan ancak kanıtlanamayan ayrımcılık iddiaları somut bir vaka üzerinden gündeme geliyor
- Kazanılması halinde benzer mağduriyetler için emsal teşkil edecek
Eğitim uzmanı Prof. Dr. Leyla Kaplan'a göre bu olay, "Avrupa'nın göçmen politikalarındaki çifte standartları gözler önüne seriyor."
Fatma Hanım son sözlerini ise şöyle bitiriyor: "Oğlumun hakkını alana kadar mücadelem sürecek. Bu sadece bizim değil, tüm gurbetçi ailelerin davası artık."
