İtalyan edebiyatının unutulmaz kalemi Dino Buzzati, ölümünden yıllar sonra bile eserleriyle okurları büyülemeye devam ediyor. Onun en çok konuşulan kitaplarından biri olan 'La Scala', adeta bir rüya ile gerçek arasında gidip gelen bir atmosfer sunuyor.
Peki nedir bu kitabı bu kadar özel kılan? Öncelikle, Buzzati'nin kelimelerle dans edişini görmek lazım. Sanki her cümlede fırçasını tuvalde gezdirir gibi bir üslup yakalıyor. Kimi zaman bir ressamın titizliği, kimi zaman da bir müzisyenin coşkusu var satır aralarında.
Gerçeküstü Bir Dünyanın Kapıları
Kitap, adını Milano'daki ünlü La Scala Operası'ndan alıyor ama işin içine girdikçe anlıyorsunuz ki bu, bildiğimiz opera binalarından çok daha fazlası. Bir adamın -belki de hepimizin- iç dünyasına açılan devasa bir merdivenin hikayesi bu. Basamaklar çıkıldıkça gerçeklikten uzaklaşıyor, düşler âlemine dalıyorsunuz.
Buzzati'nin dehası tam da burada zaten. Sıradan görünen bir mekanı alıp onu metafizik bir labirente dönüştürmedeki ustalığına diyecek yok. Okurken kendinizi bir anda şu soruyu sorarken bulabilirsiniz: "Acaba biz de her gün farkında olmadan böyle bir merdivenden mi çıkıyoruz?"
Zamanın ve Mekanın İç İçe Geçtiği Bir Anlatı
Kitapta zaman kavramı da oldukça ilginç bir şekilde ele alınıyor. Saatler hızla akıyor gibi görünse de aslında her an donmuş gibi. Sanki Buzzati, okuyucuya "Hey, dur bir dakika!" diyor ve hayatın koşuşturmacasında gözden kaçırdıklarımızı fark etmemizi sağlıyor.
- Gerçeklik algısını sorgulatan kurgu
- Şiirsel ve çarpıcı bir dil
- Varoluşsal sorgulamalara kapı aralayan temalar
Edebiyat dünyasında "keşke daha çok konuşulsaydı" dediğimiz eserlerden biri La Scala. Belki de şimdi, tam da bu karmaşık dünyada anlam arayışımızın arttığı bir dönemde, Buzzati'nin bu başyapıtını yeniden keşfetmenin tam zamanıdır. Ne dersiniz?
