Edip Cansever: Türk Edebiyatının Ölümsüz Şairi
Türk şiirinin en özgün seslerinden biri olan Edip Cansever, 8 Ağustos 1928'de İstanbul'da dünyaya geldi. Edebiyat dünyasına kazandırdığı eserlerle üç farklı ödüle layık görülen Cansever, İkinci Yeni akımının en başarılı temsilcileri arasında yer almaktadır.
Eğitim Hayatı ve İlk Edebi Adımlar
Edip Cansever'in eğitim yolculuğu İstanbul'da şekillendi. Ortaöğrenimini Kumkapı Ortaokulu'nda tamamlayan genç Edip, tam da bu dönemde edebiyatla derin bir bağ kurdu. Okumaya ve yazmaya olan tutkusu, onun ilk şiirini bu okuldayken kaleme almasını sağladı. İlk şiiri 1944 yılında "İstanbul" dergisinde yayınlandı ve böylece edebiyat dünyasına ilk adımını attı.
Lise eğitimini prestijli bir kurum olan İstanbul Erkek Lisesi'nde tamamlayan Cansever, ardından Yüksek Ticaret Okulu'na kaydoldu. Mezuniyetinin ardından ticaret hayatına atılan şair, babasının Kapalıçarşı'daki dükkânında 1976 yılına kadar antikacılık yaparak geçimini sağladı.
Sanat Anlayışı ve Edebi Kişilik
Edip Cansever'in sanat anlayışı, İkinci Yeni akımının tipik özelliklerini taşırken kendine has bir dil ve üslup geliştirmiştir. Eserlerinde genellikle çevresindeki insanların iç dünyalarını ve psikolojik durumlarını işleyen Cansever, her yeni eseriyle kendini yenilemeyi başarmıştır.
1976'da ticaret hayatını tamamen bırakarak kendini sadece şiire adayan usta şair, birçok edebiyat dergisinde yayınlanan şiirleriyle büyük beğeni topladı. 1977 yılında Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü kazanarak edebiyat dünyasındaki yerini perçinledi.
Unutulmaz Eserleri ve Veda
Edip Cansever'in edebiyat dünyasına kazandırdığı birçok önemli eser bulunmaktadır. En dikkat çeken şiir ve kitapları arasında:
- Çağrılmayan Yakup
- Kirli Ağustos: Şiirler
- Yerçekimli Karanfil
- Ben Ruhi Bey Nasılım
- Sonrası Kalır: Bütün Şiirleri
Şairin tüm şiirleri "Gün Dönüyor Avucumda" adlı eserde bir araya getirilmiştir. Cansever'in "kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum. Yeniden doğmak için çıkardığım yangından" gibi sözleri edebi değeri yüksek ifadeler olarak hafızalara kazınmıştır.
Ne yazık ki Türk edebiyatının bu değerli ismi, 28 Mayıs 1986 tarihinde Bodrum'da geçirdiği beyin kanaması sonucu hayata veda etti. Ardında ise Türk şiirinin en değerli hazinelerinden birini bıraktı.