Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde adeta tarihin sayfalarını karıştıran bir keşif daha yapıldı. Çayönü Tepesi'ndeki kazı çalışmaları, insanlık tarihinin bilinmeyenlerine dair yepyeni ipuçları sunuyor. Burası öyle sıradan bir arkeolojik alan değil - tam 12.000 yıllık geçmişiyle adeta zaman kapsülü gibi.
Kazı başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan'ın heyecanı yüzünden okunuyor doğrusu. "Her kürek vuruşunda yeni bir sürprizle karşılaşıyoruz" diyor ve ekliyor: "Bu sekiz mezar, bize o dönemin insanlarının yaşamı ve ölümle ilişkisi hakkında daha önce hiç bilmediğimiz detaylar veriyor."
Taş Devri'nden Günümüze Uzanan Hikaye
İnsanlığın avcı-toplayıcılıktan yerleşik hayata geçiş sürecine tanıklık eden bu topraklarda bulunan mezarların bazıları oldukça ilginç. Bir tanesinde -inanması güç ama- iskeletin üzerinde boncuklardan yapılmış bir kolye bulunmuş. Taş Devri insanının estetik anlayışı ve ölüm sonrası inançları hakkında bize neler anlatıyor acaba?
Kazı ekibinden genç arkeologların gözlerindeki ışıltı görülmeye değer. Her bir kemik, her bir çanak çömlek parçası onlar için bir hazine değerinde. "Bazen öyle anlar oluyor ki" diye anlatıyor bir ekip üyesi, "binlerce yıl önce yaşamış bir insanın eşyasını elinize aldığınızda, zamanın nasıl da göreceli olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz."
Neolitik Dönemin İzleri
Çayönü'nün önemi sadece mezarlardan ibaret değil elbette. Burası, tarımın ilk denemelerinin yapıldığı, hayvanların evcilleştirilmeye başlandığı, insanların ilk kez köyler kurduğu bir dönemin canlı şahidi. Kazılarda ortaya çıkarılan yapı kalıntıları, o dönemin mimarisi hakkında şaşırtıcı bilgiler sunuyor.
Peki neden bu kadar önemli bu bulgular? Cevabı basit aslında: Çayönü, medeniyetin doğuşuna dair bildiğimiz her şeyi yeniden sorgulamamıza neden oluyor. Belki de tarih kitaplarını yeniden yazmamız gerekecek - kim bilir?
Kazıların devam ettiği alanda, önümüzdeki günlerde daha ne sürprizlerle karşılaşacağız merakla bekliyoruz. Bir sonraki bulgunun ne olacağını tahmin etmek neredeyse imkansız. Tarih, Çayönü Tepesi'nde yeniden canlanıyor ve bizler de bu mucizeye tanıklık ediyoruz.