
Kim derdi ki Konya'nın derinliklerinde, toprağın altında saklı kalmış böyle bir lezzet hikayesi yatıyor? İnsan ister istemez şaşırıyor: Demek atalarımız 3.500 yıl önce sofralarında kalamara yer veriyorlarmış!
British Museum'dan Dr. Christoph Bachhuber'in liderliğindeki ekip, Konya'nın tarihi dokusunu araştırırken beklenmedik bir bulguya ulaştı. Bronz Çağı'na ait çanak çömleklerin üzerinde... evet, yanlış okumadınız... kalamar kalıntıları! İşte bu, Anadolu mutfak tarihini altüst edecek türden bir keşif.
Denizden Uzakta Bir Deniz Mahsulü: Peki Nasıl?
Konya - deniz - kalamar. Bu üçlüyü yan yana getirmek bile başlı başına şaşırtıcı değil mi? Araştırmacıların kafasını kurcalayan en büyük soru da bu zaten. O dönemde Konya'ya en yakın deniz kıyısına ulaşmak günler süren yol demek. Peki bu deniz mahsulleri nasıl oldu da iç bölgelere kadar ulaşabildi?
Uzmanlar iki olasılık üzerinde duruyor: Ya ticaret yolları aracılığıyla kurutulmuş halde taşındılar, ya da belki de o dönemde bölgede bugünkünden çok farklı su kaynakları vardı. Kim bilir?
Bronz Çağı'nda Sosyal Statü Göstergesi
Dr. Bachhuber'in dediğine göre, bu bulgu sıradan bir yemek alışkanlığından çok daha fazlasını anlatıyor. Kalamar gibi nadir bir ürünün bölgeye getirilmesi, o dönemin elit kesimi için bir statü sembolü olabilir. Yani 'kimin ne yediği' o zamanlar da önemliymiş meğerse!
Çömleklerdeki kalıntılar sadece kalamarla da sınırlı değil üstelik. İstiridye, midye gibi diğer deniz ürünleriyle birlikte balık ve çeşitli etler de sofraları süslüyormuş. Anlaşılan Bronz Çağı Konya'sında hayat oldukça renkliymiş.
Bu keşif, bize sadece ne yediklerini değil, aynı zamanda nasıl bir ticaret ağına sahip olduklarını, sosyal yapılarını ve hatta damak zevklerini anlatıyor. Toprağın altından çıkan her çömlek parçası, geçmişimize dair yepyeni bir kapı aralıyor.
Konya'da devam eden kazılar, bölgenin tarihini yeniden yazmaya devam edecek gibi görünüyor. Belki de yarın çok daha şaşırtıcı bir keşifle karşılaşacağız. Kim bilir?