
Heyecan verici bir haber Çanakkale'den geliyor. Troya Antik Kenti'ndeki kazı çalışmaları, adeta tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bir hazineyi daha gözler önüne serdi. Kimi zaman insanı hayrete düşüren, kimi zaman da geçmişe dair bildiklerimizi sorgulatan bu keşif, tam 4.500 yıllık.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan'ın liderliğindeki ekip, inanılmaz bir titizlikle yürüttükleri çalışmalar sırasında, üzerinde adeta zamanın izleri taşınan olağanüstü bir buluntuya ulaştı. Bu, sıradan bir obje değil; işçiliğiyle, varlığıyla büyüleyen, saf altından yapılmış bir broştu. Yanı sıra, belki de o dönem için oldukça değerli sayılan, ender rastlanan bir yeşim taşı da gün ışığına kavuştu.
Zamanın İçinden Süzülen Bir Sanat Eseri
Altın broşun detaylarına baktığımızda, işçiliğin ne denli karmaşık ve özenli olduğunu fark etmemek imkansız. Öyle ki, bu küçük parça, o dönemde yaşamış insanların sanat anlayışı, metal işleme becerileri ve hatta belki de sosyal statüleri hakkında bize ciddi ipuçları sunuyor. Yeşim taşı ise –ki bu taşın bölgede bulunması oldukça sıra dışı– ticaret ağlarının ne kadar geniş olabileceğini düşündürüyor insana. Acaba bu taş hangi uzak diyarlardan, kimlerin elleriyle gelmişti Troya'ya?
Prof. Dr. Aslan'ın da vurguladığı gibi, bu tür buluntular sadece müze envanterine eklenen nesneler değil. Onlar, sessiz sedasız durdukları toprak katmanlarının altından çıkıp, binlerce yıl sonra bizlere 'Ben buradaydım' diyen sessiz tanıklar. Her biri, Troya'nın sadece bir destanlar şehri değil, aynı zamanda canlı, nefes alan, ticareti, sanatı ve gündelik hayatı olan bir medeniyet olduğunu hatırlatıyor bize.
Heyecan ve Sabır İşi: Arkeolojinin İncelikleri
Şunu unutmamak lazım; böyle bir keşfin arkasında aylar, bazen yıllar süren sabırlı ve özverili bir çalışma yatıyor. Her küreğin toprağa vuruşu, her fırça darbesi büyük bir sorumlulukla gerçekleştiriliyor. Çünkü bir hata, geri dönüşü olmayan bir kayba neden olabilir. Bu anlamda, kazı ekibinin gösterdiği hassasiyet takdire şayan. Nihayetinde, emeklerinin karşılığını bu şekilde eşsiz buluntularla almak, sanırım her arkeoloğun hayali olsa gerek.
Troya, Homeros'un destanlarıyla hafızalarımıza kazınmış olsa da, asıl hikayesini toprağın altında saklıyor. Ve her yeni keşif, bu kadim hikayeye yeni bir sayfa, hatta belki de yeni bir bölüm ekliyor. 4.500 yıllık bu altın broş ve yeşim taşı da işte o yeni, parlak sayfalardan yalnızca birkaçı. Önümüzdeki günlerde, haftalarda acaba toprak bize daha neler fısıldayacak? Bekleyip göreceğiz.