Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde önemli bir film gösterimi gerçekleşti. Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania'nın imzasını taşıyan ve dünya çapında yankı uyandıran 'Hind Rajab'ın Sesi' adlı film, izleyiciyle buluştu.
Emine Erdoğan'ın Duygusal Paylaşımı
Filmi izleyen isimler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da vardı. Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, filmle ilgili derin duygularını aktardı. Paylaşımında, 6 yaşındaki Filistinli çocuk Hind Rajab'ın yaşadıklarının tüm dünyanın duyduğu ama cevap vermediği bir imdat çığlığı olduğunu vurguladı.
"O çığlığın karanlıkta kaybolmasına izin vermeyen, vicdanları uyandıran bu filmi boğazımızda düğümlenen bir acıyla izledik" ifadelerini kullanan Emine Erdoğan, Hind Rajab'ı ve şehit olan tüm Filistinli kardeşlerini rahmetle andığını belirtti. Filmin, yarım kalan bu hikayenin dünyayı uyandırmaya devam etmesi temennisinde bulunarak, eserde emeği geçen herkesi tebrik etti.
Filmin Konusu ve Teknik Detayları
Film, 29 Ocak 2024 tarihinde Gazze'de İsrail saldırısı sırasında aracın içinde sıkışıp hayatını kaybeden 6 yaşındaki Filistinli kız çocuğu Hind Rajab'ın gerçek hikayesini anlatıyor. Yapımın en çarpıcı yanı, olay gününde Hind Rajab'ın Filistin Kızılayı ile yaptığı telefon görüşmelerinin orijinal ses kayıtlarına yer vermesi.
Şiddet sahneleri doğrudan gösterilmeyen filmde, yaşanan dehşet; küçük kızın ses kayıtları, operatörlerin yüz ifadeleri, sessizlikler ve dramatik yeniden canlandırmalar aracılığıyla izleyiciye hissettiriliyor. Bu yaklaşım, olayın trajik boyutunu daha da güçlü bir şekilde yansıtıyor.
Uluslararası Başarı ve Ödüller
'Hind Rajab'ın Sesi' filmi, uluslararası arenada büyük beğeni topladı. Yapım, dünya prömiyerini 3 Eylül 2025 tarihinde 82. Venedik Film Festivali'nde gerçekleştirdi. Festivalde film, jüri büyük ödülü olan prestijli 'Gümüş Aslan' ödülünün sahibi oldu.
Başarısı bununla da sınırlı kalmadı. Film, Tunus tarafından 'En İyi Uluslararası Film' kategorisinde Oscar ödüllerine aday adayı olarak gösterildi. Bu gelişme, filmin sadece bir insanlık trajedisini anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda yüksek sanatsal değerini de uluslararası jüriler nezdinde kanıtladığını gösteriyor.
Kaouther Ben Hania'nın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği bu güçlü belgesel, bir yandan bireysel bir trajediyi gözler önüne sererken, diğer yandan dünya kamuoyunun vicdanına sesleniyor. Filmin Türkiye'deki bu özel gösterimi, konuya olan hassasiyeti bir kez daha ortaya koydu.